1 Eylül 2014 Pazartesi

Bir kış vakti Uluabat'a gitmiştik...

Yavuz Ekincioğlu ve ben, bir kış vakti, Uluabat, diğer adıyla Gölyazı, bir diğer adıyla Apolyont Gölü'ne gitmiştik. Ve dönüşte çok fotoğrafın yanı sıra bir de aşağıdaki fotoğrafı paylaşmıştım facebook'ta.

Yavuz, bu fotoğrafın altına, biraz da espri ile karışık şu yorumu düşmüştü: "Hocam, bu fotoğrafa bakınca kahroluyorum. Siz bunları çekerken ben hemen yanınızda aptal bir pelikanı çekiyordum." :)

Bense, aslında üstünde düşünülmesi gereken şu cevabı vermiştim: "a 'aptal pelikan', yavuz bence o da çok anlamlı, pek denk gelmez. :) latifem bir yana insan kimi zaman belki de çoğu zaman bilinçaltının veya koşullanmanın etkisi ile bir şeylere yöneliyor. ancak bu yönelme hayli riskli. nedenini kendimden örnek vererek şöyle açıklayayım: itiraf etmeliyim ki uzun bir dönem, 'güzel fotoğraf' diye hemen her alanda sunulanların, 'usta' diye lanse edilenlerin ürettiklerinin etkisinde kalıp şimdi genel olarak eleştirdiğim bir derdi, söylemi, anlamı olmayan, tekrar edilen ve yalnızca biçimci kaygılarla fotoğraf çekme hatasını yaşadım. hem de hayli zaman. ve bu hataya maalesef bir çok insan düşüyor. belki de düşürülüyor, 'kötü' örnek olunuyor denebilir. kompozisyon veya fotoğraf üzerine yazılmış o kitaplarda kullanılan fotoğraflar, bu ülkede binlerce insanın koşullanmasına neden oldu. bu koşullanmaya çok çeşitli çevreler, bazen dernekler, bazen okullar, kimi zaman yayınlar, sergiler, etkinlikler ve benzerleri tuz biber oldu. hatta ülkemizin genel olarak fotoğraf anlayışı, ki ben bunu dilime pelesenk yaptığım 'güzel fotoğraf anlayışı' diye tanımlıyorum ki bu koşullanmanın etkisi ile olgunlaştı, palazlandı. elbet bu hususun başka da etkileri var. haliyle senin samimi itirafın yahut hayıflanman bu minvalde çok yerinde. ya da ben bu minvalde düşündüğümde manidar buluyorum. yoksa insan her şeyin fotoğrafını çekebilir. yani doğrusu şudur diye bir şey yok. ne söylemek, ne yapmak, nasıl yapmak isteğimize bağlı olarak her şeye yönelebilir, her şeyin fotoğrafını çekebilir, her türlü fotoğraf üretebiliriz... önemli olan kendimiz olabilmek ki bunun adına aynı zamanda 'özgünlük' diyoruz..."

Bunun üzerine Yavuz, şu güzel cümleleri ile, noktayı koymuştu: "Güdümlü yaşıyor, güdümlü öğreniyor ve öğretiyoruz hocam. Sanatta güdümlerin payı çok az olmalı."

Ben de ona (noktayı koydu, dedim ama) şu cevabı vermiş, onu desteklemiştim: "işte özet bu yavuz."

Açılmaya ve tartışmaya değer bu hususu, buraya taşımayı bu sebeplerle uygun buldum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder